7 Nisan 2014 Pazartesi

Bu dünyada Kamil olmak...


2012 yılının mart ayında bizim evimize konuk olmuştun. Seninle ne güzel günlerimiz geçti. İş çıkışı eve koşar adım yetişmeye çalıştım seninle daha çok vakit geçirebilmek için. 3 ev değiştirdin. Ama sevginden bi gram eksilmedi. Her gün katlanarak daha da arttı. Artık o kadar özdeşleşmiştik ki benim gülüşümü, annesinin kuzusu diye bağırışımı, canıımm diye karşılık verişini bir daha duyamamak. Benim için çok zor geçecek bir zaman dilimi. 04/04/2014 tarihe işlenen bir gün. Halbuki gece hiçbir şeyin yokmuş gibi oynadık öptüm seni.. Ki o seni son öpüşüm kendine has kokunu son duyuşum. Yavrumm benim sana elimden geleni yaptım keşke de daha fazlasını yapsaydım. Sabah seni o halde görmeseydim. Hıçkırıklara boğuluşumla İbocanın yataktan fırlayıp gelmesi bir oldu. Ayakları mosmor olmuş. Kafesinin altına inmezdi. Yere düşmüş bir gün öncesinden de kafesini temizlemiştim. Gitmiş temiz yere olan canını Allaha teslim edivermiş. Elime aldım hemen kaskatı kesilmiş. Sonra dedim ki kendi kendime can almak çok kolay ama can vermek çok zor. Bir kuş bile can çekişmiş ki insan ne yapmasın. Gerilmiş kalmış. Kuzumm seni evde göremeyince nasıl üzülüyorum. Hala ben mutfaktayken sana Aşkım diye bağırıyorum. Nasıl alışmışım sana... Yokluğuna nasıl alışıcam bilmiyorum. Annemlere o gün haber veremedim. Ağlamaktan gözlerim acıdı. Her canlının bu dünyada sonu var biliyorum ama bu kadar erken bir sürede beni bırakıp gitmesi olmadı. Hasta olsun gözünün içine bakardım. Çok üzgünüm hem de çok üzgün. İçimde kaplayan kocaman bir boşluk. Kamile derdim oğlum olacak beraber oynayacağız diye. Göremeden gitti evladımı. Mekanın cennet olsun benim Kamilimmm...Annesinin kuzusuydu o.